Türkiye’de 54 yıllık gazetecilik geçmişine sahip olan, sürekli basın kartı sahibi, Yeniçağ yazarı ve Ankara temsilcisi Orhan Uğuroğlu’nun Milli Savunma Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen bir toplantıya alınmadığı ortaya çıktı. Uğuroğlu, AKP iktidarının artık kendisini ‘sakıncalı gazeteci’ olarak saydığını belirtti.
BASIN TOPLANTILARINA ALMIYORLAR
Yeniçağ Gazetesi’nde kaleme aldığı yazısında detayları anlatan Uğuroğlu, gazetenin Ankara temsilcisi olmasına rağmen devletin bazı kurumları tarafından basın faaliyetlerine akredite edilmediğini yazdı.
Milli Savunma Bakanlığı tarafından aldığı ‘Basın Bilgilendirme Toplantısı’ için 12 Aralık’ta bir mail aldığını açıklayan Uğuroğlu, 14 Aralık’ta gerçekleştirilen toplantıya katılabilmek için kendisine davet amaçlı gönderilen formu doldurup gönderdiğini belirtti.
Ertesi gün yetkililer tarafından arandığını söyleyen Uğuroğlu, basın toplantısına alınmayacağının, verilen emrin böyle olduğunun bilgisinin verildiğini açıkladı.
AKP’NİN ‘SAKINCALI GAZETECİ’ LİSTESİNE GİRDİ
Yetkiliye basın toplantısına ‘Neden’ alınmadığına dair sorduğu soruya ise ‘Bilgimiz yok’ cevabını alan Uğuroğlu, basın toplantılarına alınmama sebebini AKP tarafından ‘Sakıncalı gazeteci’ listesine girmesi şeklinde açıkladı.
Türkiye’nin en özgür yayın organlarından olan Yeniçağ Gazetesi’nde ‘Özgür gazeteci’ olduğunu hatırlatan deneyimli isim, Yeniçağ’ın ve kendisinin ancak ‘Yandaş’ olduğunda basın toplantılarına alınabileceklerini yazdı.
Milli Savunma Bakanlığı’nın kendisine neden ambargo uyguladığı hakkında da bilgi veren Orhan Uğuroğlu, Eski bakan Hulusi Akar ile eski genelkurmay başkanı Yaşar Güler “Ya savaş hazırlığı ya siyasi emir eri” başlıklı yazısı için birlikte kendisine dava açtıklarını belirtti.
İşte Uğuroğlu’nun Yeniçağ Gazetesi’ndeki ‘Sakıncalı gazeteci’ isimli köşe yazısı;
Türkiye Cumhuriyeti Devletinde 54 yıldır gazetecilik yapıyorum ve sürekli basın kartı sahibiyim.
Parti devleti kurarak devletimizin tüm kurum ve kuruluşlarını sarayın emrine bağlayan AKP iktidarı özgür medyayı tamamen yok etmek için bürokratik oligarşi yarattı.
Atanmışların tahakkümü sonucu oluşan bu Tek Adam rejimi demokrasiyi sayarak, “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesini şu hale getirdi:
Egemenlik kayıtsız şartsız sarayındır…
Milli Savunma, Dışişleri, Adalet İçişleri ve Maliye Bakanlıkları ile Diyanet ve MİT gibi devlet kurumları asla siyasete alet edilmezdi.
Cumhurbaşkanlığı devletin ve milletin temsilcisi olarak 81 milyonu eşit ve tarafsız şekilde kucaklayan en üst makamdı.
Tek Adam Rejimi ile devletin tüm tarafsızlığı yıkıldı.
Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan anayasa gereği “tarafsızlık” yemini etmesine rağmen devlet görevlerinde, millete eşit hizmet götürmesi gereken icraatın başı görevinde 81 milyonu kucaklayan değil, bölen bir siyasi tavır içinde.
Anayasa hükümlerini şahsi siyasi emelleri uğruna çiğnemekte…
Yüzde 95’ini yandaş medya hailine getirerek özgür medyayı yok etmeye çalışmakta…
Devletin başı cumhurbaşkanı böyle yapar da devlet kurumları geride alır mı?
Gerek Cumhurbaşkanlığı, gerek bakanlıklar Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi olmama rağmen basın faaliyetlerine akredite etmiyorlar.
12 Aralık 2023’de, “14 Aralık 2023 Basın Bilgilendirme Toplantısı” başlıklı şu e-postayı aldım.
“Millî Savunma Bakanlığı Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Basın Bilgilendirme Salonu’nda 14 Aralık 2023 Perşembe günü saat 10:00’da ‘’Basın Bilgilendirme Toplantısı’’ icra edilecektir.
Toplantıyı takip etmek isteyen basın mensuplarının, aşağıdaki formu eksiksiz doldurarak 13 Aralık 2023 Çarşamba günü en geç saat 14:00’a kadar [email protected] adresine göndermeleri gerekmektedir.”
Davet sahibinin istediği formu doldurup gönderdim.
Ertesi günü telefonla aranarak şöyle söylendi:
“Orhan Bey sizi basın toplantısına almayacağız, emir böyle.”
Neden diye sordum.
“Bilgimiz yok” dediler.
Cumhurbaşkanlığı da bakanlıklar da kamu kurum ve kuruluşları da bana “sakıncalı gazeteci” muamelesi yapıyorlar
Neden?
Çünkü Yeniçağ Gazetesi özgür yayın organı.
Çünkü özgür gazeteciyim.
Yaptığımız gerçek haberlerimizi, tamamen tarafsız köşe yazılarımızı hazmedemiyorlar.
İstiyorlar ki yandaş medya olalım.
İstiyorlar ki milletin gerçekleri öğrenme hakkı yerine sarayın kumpas, yalan dolan haberlerini yayınlayalım.
Milli Savunma Bakanlığı’nın ambargosuna gelince şunu hatırlatmak isterim.
Eski bakan Hulusi Akar ile eski genelkurmay başkanı Yaşar Güler “Ya savaş hazırlığı ya siyasi emir eri” başlıklı yazım için birlikte bana dava açtılar.
Yazımın ana temasında genelkurmay başkanlarının görev sürelerinin 5 yıl uzatılmasına yönelik eleştirilerim vardı.
13 Haziran 2023’teki ilk duruşmadaki savunmamda özetle şöyle dedim;
Sayın Savcı, Sayın Hakim.
28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası Yaşar Güler Milli Savunma Bakanı yapılarak siyasetin emir eri oldu.
50 yıllık gazeteci olarak öngörüm gerçekleşti.
Ayrıca, Cumhurbaşkanının, Genelkurmay
başkanın emir subayı alt rütbelerdekilerin emir astsubayları ve emir erleri vardır.
Yani emir eri askeri bir rütbedir.
Ve ilk duruşmada beraat ettim.
Beni AKP iktidarı “sakıncalı gazeteci” sayabilir.
Ancak çok iyi biliyorum ki sizler beni özgür gazeteci olarak okuyor ve televizyonlarda izliyorsunuz.
Gerçek sakıncalı olanlar, özgür gazetecileri de özgür medyayı da yok etmek isteyenlerdir.